KALIR
Tenezzül eyleme kul itibara
Dünyada olanlar dünyada kalır
Üç beş alkış için kalkma amuda
An olur; nam, sanın gölgesi kalır
Hak için ızdırap çekmeden daha
Hayalin zahmetsiz çöldeki vaha
Başını taşlara, dilini aha
Vurmanın sendeki öznesi kahır
Nedir bu hırs sende, nedir telaşın?
Kırkı deviriyor dünyada yaşın
Yavan olsun bırak, biraz da aşın
Ötelerin burdan hesabı ağır
Gireceğin yer sin, metrelik çavaş
Varsa bir savaşın nefsinle savaş
Dili dolaştırma, dingin ol, yavaş
Tavrında, sözünde olmalı sınır
Cımbızla çekip de kusur arama
Mercek yapıp gözü, avı tarama
Demesin kimseler ” tuz bastın yarama”
Gücün varsa kalpte karanı kanır
Üç beş arşın olan esbabı giyen
Kibre kapılıyor, bilmem ki neden?
Uçmayı öğrenmiş göçmeye giden
Kuşun bile bil ki; beldesi kalır
Ötelere namzet kulaklar sağır
Secdesiz başların hesabı ağır
Dünya denilen han, çok sesli ahır
Var içinde sen de avazlan bağır
Hamken oldum deyip yanıp da pişme
Mal, mülke aldanıp makamda şişme
Söylenmemiş sözün ardına düşme
Kul gider ne fesi, ne sesi kalır
Necip’ i, Yunus’u; çile sararken
Zonkladı beyinler beden ararken
Doğruluk eğriye zülüf tararken
Söz biter ardından güftesi kalır
Bastığın yerdeki çamuru kürü
Gözü, kalbi, dili hikmete bürü
Takva zincirini kırmadan yürü
Kullukta zirvenin gözdesi tavır
Sevgine ölçü koy fani diyerek
Kimse olmayacak dünyaya direk
Lokmanın ilacı kendine gerek
Sanma ki kimsenin gövdesi kalır
Gülün nazını Hak, dikene vermiş
Gülizar eyleyip kokusun sermiş
Karacakalem de bergüzar dermiş
Öznesi gider de sözdesi kalır
Güvenmek ayrıdır, sevmek ayrı şey
İnsanda arama kusursuz bir şey
Noksandan münezzeh O’dandır her şey
Kula ancak Hakk’ın perdesi kalır
Ülkü KARA