
Kendisine duyulan sevgi dolayısıyla Ukkâşe’den Türkçeye giren Ökkeş ismi özellikle Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adıyaman bölgelerinde yaygın biçimde kullanılmaktadır. (1) Bu ismin, bir ağırlığı vardır. Ökkeş adı Ejder gibi bir sahabeden gelir. Yolunuz Ökkeşler Diyarı Kahramanmaraş’a düştüyse, belki rastlarsınız. Eskiden çok idi, şimdi bu isim azaldı. Bu yöreye yakın türbesi olan Ukkâşe ibni Mıhsan, kimdir bilir misiniz? Ne kahramanlıkları vardır? Nerede, ne yapmıştır? Nasıl yaşamış, nasıl vefat etmiştir.
Yıllar önce, serin kış gecelerinde aramızda hafta da bir toplanır, hadis kitapları okurduk. Yine böyle bir gecede şöyle bir hadis-i şerif’i okumak bana nasip olmuştu.

Fotoğraf 1 Ukkaşe Türbesi Nurdağı/Gaziantep
“Bir gün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Allah Teala’nın tevekkül ehlini dünya ve âhirette muhâfaza edeceğini ve onların hesapsız ve azapsız cennete gireceklerini bildirdi ve şöyle buyurdu:
“Geçmiş ümmetler bana gösterildi. Peygamber gördüm, yanında üç beş kişilik küçük bir grup vardı. Peygamber gördüm, yanında bir iki kişi bulunuyordu. Ve peygamber gördüm, yanında kimsecikler yoktu. Bu arada önüme büyük bir kalabalık çıktı. Kendi ümmetim sandım. Bana; “Bunlar Mûsâ’nın ümmetidir, Sen ufka bak!” dediler. Baktım, çok büyük bir karaltı gördüm. İşte bunlar Sen’in ümmetindir. İçlerinden hesapsız ve azapsız cennete girecek yetmiş bin kişi vardır dediler.”
İbn-i Abbâs radıyallâhu anhümâ diyor ki: Söz buraya gelince Peygamber Efendimiz kalkıp evine gitti. Oradaki sahâbîler bu yetmiş bin kişinin kimler olabileceği hakkında konuşmaya başladı.
Kimileri; “Bunlar peygamberin sohbetinde bulunanlar olmalı” dedi. Kimileri de: “Bunlar İslâm geldikten sonra doğup, şirki tanımamış olanlardır” dedi. Onlar bu meseleyi tartışırken Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem oraya geldi. Ashâb-ı kiram:
“–Hesapsız ve azapsız cennete gireceklerin kimler oldukları hakkında konuşuyoruz” dediler. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
“–Onlar büyü yapmayan, yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rablerine tevekkül edenlerdir” buyurdu.
Bunu duyan Ukkâşe bin Mıhsan radıyallahu anh yerinden fırlayarak:
“–Beni de onlardan kılması için Allah’a duâ et yâ Rasûlallah!” dedi.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem de:
“–Sen onlardansın!” buyurdu.

Fotoğraf 2 Ukkaşe Türbesi Nurdağı/Gaziantep
Sonra bir başka sahâbî daha kalktı ve:
– Beni de onlardan kılması için dua buyur yâ Rasûlallah, dedi. Efendimiz bu defa:
“– Fırsatı değerlendirmekte Ukkâşe senden önce davrandı. Bu konuda Ukkâşe seni geçti” buyurdu. (Müslim, Îmân, 374; Buhârî, Rikâk, 50) (2)
O zamanlar bunu duymak bizlerin hoşuna gitmişti. Çünkü burada Ukkaşe hazretlerinin isminin bile zikredilmesi bizi heyecanlandırıyordu. Bu arada Ukkaşe hazretlerinin türbesi olduğu iddia edilen yer ilimize çok yakındır.
Kahramanmaraş’tan yaklaşık bir buçuk saat sonra ulaşabileceğiniz uzaklıktadır. Bu yöreden çok ziyaretçisi vardır. Genel olarak sahip çıkılır. Hürmet edilir. Öyle ya, geçmiş ile bağlar kuvvetlidir, güçlendirir.

Yol Tarifi 1 Kahramanmaraş ile Türbe arası
“Meşhur bir süvari olan Ukkâşe savaşlarda bu özelliğiyle ön plana çıktı. Birçok savaşta kahramanca çarpıştığından Resûl-i Ekrem kendisini, “Araplar’ın en iyi süvarisi bizdedir” sözleriyle övdü; onun kim olduğu sorulunca da, “Ukkâşe b. Mihsan” cevabını verdi.” (3)
Bu sahabe, Hz.Muhammed (SAV)’in övdüğü cengaver bir mücahid olmayı başarmıştır. Ukkaşe hazretlerinin akıllı ve zeki hamlelerinden bahsetmemek olmaz.
O, ilk olarak çıkan Abdullah ibni Cahş seriyyesine katıldı. Orada akıllı, zeki davranışlarda bulundu. Onun bu davranışları şöyle anlatılır:
“-Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hicretten bir buçuk yıl sonra Receb ayında 12 kişilik bir gurubu Kureyş kervanını takib için Batn-ı Nahle mevkiine göndermişdi.
Kervan mola vermiş istirahat ediyordu. Müslümanları görünce hemen toparlanmaya başladılar. Ukkâşe radıyallahu anh onları kaçırmamak için hemen başını tıraş ederek onlara göründü.
Kervandakiler Ukkâşe’yi bu vaziyette görünce; “Bunlar umre yapmak için gelmişler” diyerek rahatladılar.
Onların bu rahatlığından istifade eden sahabiler kervana hücum edip esir alarak Medine’ye döndü. Kervandan kaçmaya çalışan Abdullah ibni Hadrami’yi de öldürdüler. Bu, ilk seriyye, ilk çatışma ve Müslümanların öldürdükleri ilk kişiydi.” (Beyhakî, Delâil, III, 17-21; İbni Sa’d, II, 10) (4)
İşte, böyle bir sahabe, aradan geçen uzun bir zamana rağmen, çok sevilen, kadri bilinen bir şahsiyet olarak kültürümüzde yer almıştır. Demiştik ya, “Ökkeş” ismi çok kullanılmaz oldu. Yeni doğan bebelere dedesinin ismidir diye akraba bağından dolayı veriliyor olabilir.
“Bütün bu yukarıda verdiğimiz bilgiler göstermektedir ki, Ükkâşe b. Mihsân el-Esedî hayatı boyunca, Ökkeşiye/Ükkâşiye türbesinin bulunduğu bölgeye gelmemiştir. Bu durumda türbenin, Allah Resûlü yanında önemli bir yeri olan, kahramanlığı ve Allah Resûlüne bağlılığı ile öne çıkmış bu sahâbî adına yapılmış temsili bir makam olduğu anlaşılmaktadır. Anadolu’nun Müslüman halkı Hz. Peygambere ve onun arkadaşlarına olan sevgisini çeşitli şekillerde ortaya koymuştur. Onların isimlerini ve hatıralarını canlı tutarak nesiller boyu tanıtmayı hedeflemiş olabilirler. Nitekim Ükkâşe b Mihsân‟ın türbesi ve o yöredeki insanların erkek çocuklarına çoğunlukla onun ismini vermeleri, bunun en bariz örneklerindendir. Bu tür sevgi ve saygı tezahürü olan türbeler muhakkak ki iyi niyetle yapılmıştır. Ancak yine de, bazı din yönünden bilgisiz kimseler batıl davranışlara tevessül ederek kötüye kullanmaktadırlar. Türbeye gelen insanlar o sahabeyi hatırlayıp manevi bir ortam oluşturmaya çalışırken, türbelerdeki tüm uyarılara rağmen, bazıları çocuğu olmuyorsa çocuk istemek, oranın ağaçlarına çaputlar bağlayarak dilekler tutmak gibi âdeta Allah ile kulları arasına bir aracı koyarak, İslam inancıyla bağdaşmayan bir kısım davranışlar sergilemektedirler. Bunun yerine, türbede medfun olan ya da onun adına yapılan kişilerin başında duâlar okumak, onun hayatını hatırlamak, kendimize ve çevremize onun örnek olacak davranış- 32 İbn Hişâm, Sîret-i İbn Hişâm Tercemesi, III/389. 33 İbn Abdi‟l-Berr, el-İstîâb fî Ma‟rifeti‟l-Ashâb, III/1080. 34 el-Hâkim en-Neysâbûrî, el-Müstedrek ale‟s-Sahîhayn, III/253, no: 5011. 35 Ebû Avâne, Müsnedü Ebî Avâne, IV/362, no: 6965. larını öğretmek ve onun gibi olmaya çalışmak daha faydalı olacaktır.” (5)
Tevekkül : Herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah'a bırakma Sahabe : Hz. Muhammed'i görmüş ve onun sohbetinde bulunmuş Müslümanlar, ashap. Hadis-i Şerif : Hz. Muhammed (SAV)'in söz ve davranışları Cengâver : Savaşta kahramanlık gösteren Seriyye : Hz. Peygamber’in bizzat katılmayıp görevlendirdiği kumandanlarla sevk ve idare ettiği sefer. Tevessül : Başlama, girişme.
(1) TDV İslam Ansiklopedisi cilt: 42; sayfa: 71 [UKKÂŞE b. MİHSAN – Ayhan Tekineş]
(2) Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 311, Ocak 2012
(3) TDV İslam Ansiklopedisi cilt: 42; sayfa: 71 [UKKÂŞE b. MİHSAN – Ayhan Tekineş]
(4) Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 311, Ocak 2012
(5) Ali ÇOLAK Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, VIII (2008), sayı:3 182